Bloğuma hoşgeldiniz güzellikler.....




24 Temmuz 2012 Salı

CİVANIN ZARARLARI

CİLT BEYAZLATICI ÜRÜNLERDE KULLANILAN CİVANIN SİZİ YAVAŞ YAVAŞ ZEHİRLEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?



Cıvanın insanlar üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. 


-  Sinir sistemi bozukluklarına sebep olur.

-  Beyin fonksiyonlarına zarar verir.


-  DNA ve kromozomlara zarar verir .


-  Alerjik reaksiyonlara, deri isiliklerine, yorgunluğa ve baş ağrısına yol açar.


-  Üreme ile ilgili negatif etkiler; spermlere zarar vermek, sakat doğumlar ve düşük doğum gibi. 


-  Beyin fonksiyonlarının zarar görmesi, öğrenme bozukluğuna, kişilik değişikliklerine, titremeye,


 görünüm bozukluklarına, sağırlığa, kas koordinasyon kaybına ve hafıza kaybına yol açar. 


-  Kromozomların zarar görmesi ise mongolizme yol açar.  ( DOWN SENDROMU )


Piyasada satılan cilt beyazlatıcı birçok ürünün içeriğinde civa bulunuyor.



Dünya Sağlık Örgütünün açıklamalarına göre civa vücutta şu organlara yığılıyor:

Cilde sürülen civalı krem kan dolaşımıyla karaciğere taşınıyor. En az 90 gün karaciğerde tutuluyor.  Karaciğerden atıldığında safra kanalına geçiyor; bir kısmı burada emildikten sonra kalanı böbreklere taşınıyor. Kısacası vücuda giren civa kolay kolay terketmiyor ve zaman içerisinde birikim oluyor. İşte bu yüzden vücudu yavaş yavaş zehirliyor.

Sonuçta civa ihtiva eden cilt beyazlaştırıcı kremlerin sürekli kullanımı düşük dozlu kronik zehirlenmeye neden oluyor.



Civa zehirlenmesi sadece kullanıcıyı değil ona bağlı olarak diğerlerini de zehirliyor. Örneğin kullanıcı hamile bir kadınsa, bebeğe zararı dokunuyor. Genç kadınların doğurganlığı kötü yönde etkilenirken, bağışıklık sistemini tehlikeye sokuyor. Hafıza kaybına ve sinir sistemi bozukluklarına da neden oluyor.


Amaç güzelleşmek ise bunu sağlığımıza zarar vermeden de yapabiliriz.Bunun için gelişi güzel danışmansız cilt ve vücut ürün alışverişi yapmamalıyız.



GÜZELLİĞİMİZİN GÖLGESİ VARİSLER


 Bir çok hanımın dertli olduğu  konulardan biridir varisler. Hele bu güzel yaz günlerinde kıyafet seçiminizden tatil planlarınıza kadar etkiler sizi. Etkisi denenmiş güzel bir formül versem size ..Ne dersiniz ?

EVDE HAZIRLIYABİLECEĞİNİZ VARİS KREMİ TARİFİ

200 gr gr vazelin ,

50 cc at kestanesi yağı ,

50 cc üzüm çekirdeği yağı ,

20 cc biberiye yağı ,

20 cc limon yağı ,

20 cc ısırgan yağı ,

20 cc papatya yağı ,

20 cc çörekotu yağı ,

10 cc kekik yağı ,

  Vazelin benmari usulü eritilir.Soğumasına yakın diğer yağlar ilave edilir.

Bu karışımı bir kapta karıştırıp daha sonra oda sıcaklığında saklayabilirsiniz her gün sabah akşam varisli bölgeye sürüp dairesel , yumuşak hareketlerle yukarıya doğru kremi cilde yedirin.. Kremin masajla yedirilmesinin ardından buz kalıplarını elinize alarak varisli bölgelere buzlar eriyinceye kadar masaj yapın.Ve ayaklarınızı duvara dayanmış şekilde başınız aşağıda olarak 30 dk dinlenin..Mümkünse varis çorabınızı giyerek günlük yaşamınıza devam edin..

Bu uygulamayı haftada 3 gün birer gün ara ile yapmanızı öneririm..

22 Temmuz 2012 Pazar

Kan gruplarına göre beslenme ile ilgili yazılarıma olan ilginiz için teşekkür ederim..Şimdi kan gruplarının kişilik özelliklerine bi bakalım.Kimler aynen ben diyecek.Lütfen yorum ve fikirlerinizi yazın.

KAN GRUPLARI VE KİŞİLİK ANALİZİ



Tek damlası bile yaşamsal değer taşıyan kan hakkında pek çok şey biliyoruz, ya bilmediklerimiz?..
Vücut ağırlığının %7-8'ini kan oluşturuyor. Tek bir damlası bile birçok konuda etken. Çeşitleri karakterimizi belirliyor, özelliklerinin değişmesi hastalıklara yol açıyor. Ayrıca, hayati önemi olan maddeleri hücrelere taşıyor ve zararlı olan metabolizma artıklarının dışarı atılmasını sağlıyor. Kan, bedenimize canlılık vermek için yaratılmış bir yaşam sıvısı. Bedenimizde dolaştığı sürece onu ısıtır, soğutur, besler, korur, ona enerji verir ve içindeki zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Son zamanlarda yapılan araştırmalar ise, kan gruplarının karakter üzerinde etkisi olduğunu ortaya koyuyor.
A, B, AB, 0… Sizin kan grubunuz hangisi? İşte kan gruplarına göre baskın kişilik özellikleri:
En cesur ve güçlü “0” grubu:
Bu kan grubunu taşıyan herkes gücü, dayanıklılığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve Tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızasında taşır. Melodik mizaç özelliğine sahiptir. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayatı bir melodi gibi yaşar ve kavrarlar. İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.
Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceleri, ayrı fikirleri ve eğilimleri yoktur. Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenilirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan “0” grubu mirasıdır.

En uyumlu “B” grubu
 Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokomotife benzetebiliriz. Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır. B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Empati yetenekleri vardır.

En çekicisi “AB” grubu: Bu grup sinirli ve hassas A’larla, dengeli B’lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, biraz parça parça bir karakterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. Diğer üç mizacın tüm özellikleri, karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklı yoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.
Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.

Kan Grubu-Kişilik İlişkisi
A Grubu Kadını
Para harcamaya tutkundur. Çocukları çok sever ve çocuk sahibi olduktan sonra eşini ihmal eder. Değişikliği seven biridir.
A Grubu Erkeği
Düzenli yaşamayı sever. İyi bir dost ve konuşmacıdır. Birlikte olacağı kadını seçerken çok titiz davranır.
B Grubu Kadını
İstek doludur. Sekse hiç hayır demez. Para konusunda eli ya çok açıktır ya da cimridir.
B Grubu Erkeği
Özgürlüğünün sınırlanmasından nefret eder. Kadınlara saygısı sonsuzdur. Hep neşe dolu bir aileye sahip olmak ister. Yemek konusunda son derece titizdir.
AB Grubu Kadını
Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine yoktur.
AB Grubu Erkeği
Aile içinde mutlaka sözünün dinlenmesini, isteklerinin yapılmasını ister. Hoşgörülü ve kararlıdır. En iyi aşıklar bu gruptan çıkar. Eşine ev işlerinde yardım etmekten çekinmez.
0 Grubu Kadını
Mutfak masraflarından kısarak kendine hoş elbiseler alır. Çocukları biraz ele avuca geldiğinde hemen çalışma hayatına dönmek, toplumdaki yerini almak ister. Yemek yapmakla fazla uğraşmak istemez. Pratik yemekleri tercih eder.
0 Grubu Erkeği
Aşık olduğu zaman birlikte olduğu kadını çok kıskanır. Kalabalığı sevmez. Son derece hareketli, çalışkan ve hırslıdır. Sevgilisine veya eşine sık sık hediye almayı sever.

Dünyada kan gruplarının dağılımı:
O Rh pozitif:  her 100 kişiden 40'i
O Rh negatif: her 100 kişiden 7'si
A Rh pozitif:  her 100 kişiden 34'ü
A Rh negatif: her 100 kişiden 6'sı
B Rh pozitif: her 100 kişiden 8'i
B Rh negatif: her 100 kişiden 1'i
AB Rh pozitif: her 100 kişiden 3'ü
AB Rh negatif: her 100 kişiden 1'i



20 Temmuz 2012 Cuma

GÜZEL HİSSETMEK ; NİÇİN ? KİMİN İÇİN ?...


Kendimizi güzel hissetmek doğamızın bir parçasıdır.
Bunun oluşmasında kişisel bakımın etkinliği tartışılmaz bir gerçektir.
Güzel hissetmek kendi doğamızda vardır.Güzel olmak ve güzel hissetmek kavramı toplumsal olarak yada deneyimsel olarak öğrenilmiş bir olgu değildir.
Peki bir kadın kendini neden güzel hissetmez?
Bunun etkin deneyimsel süreci, ikili ilişkilerin yansımalarının sonucu olarak da oluşabilir.Bu ilişki sürecinde, aldatılan kadınsa , ilginç olan kadının kendinde bir eksiklik aramasıdır.Bunun nedeni toplumsal olarak güzellik kavramı üzerinde hep erkil olan bir toplum modelinin varlığıdır.
Kadınların ,karşı cins üzerindeki beğenisini yada kendi kriterlerini oluşturması yüzyıllardır oluşamamıştır.
Bu nedenle de,duygu ve düşüncelerini ifade edememişlerdir ama son süreçlerde bunun tersine dönmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çok değerli bir dostumla çalışırken, onun arkadaşının ‘sözde’ problemi üzerine çalışmıştık. Gerçekten güzel olan ,bu bayan kendini güzel hissetmiyordu ve seanslarıma katılmayı istedi.
Seans öncesinde,nefes egzersizleri ile gevşeme tekniklerinin uygulamasından sonra derin hipnotik trans halinde beyni alfa konumuna alarak çalışmaya başladık.
*Derin hipnotik transa aldığımda 13’lü yaşlarına gitmişti...
-‘’Sana güzelsin derlerse anla ki; bu, erkeklerin seni kandırmak için erkeklerın uyguladığı bir tekniktir’’.
-’’Böyle bir iltifat doğru degildir sakın inanma’’
gibi söylemlerle bu düşünceleri ,yetişkinler sözde kızlarını korumak için derin düzlemde yerleştirmişlerdi.Lakin deneyimsel süreçlerle pekişmişti.

Daha sonrasında da eşinden ayrılma sürecinde kendini çirkin hissettiğini paylaştı benimle.Anlaşma ile olan ayrılığa rağmen beğenilmeme duygusunu hissediyordu.Bu begenılmeme duygusunu bedende hissettirdigimde ellerde hisetmeye başlamıştı.Derin trans altında bu duyguyu tanımlayıp boşalttık.Ve kendini tekrar güzel hissetmeye başladı.Hayatımızdaki negatif duygular yok olduğunda pozıtıf duyguların yer alması tesaduf degıldır.
Bu anlamda ;
kendi iç dünyamız içerisinde, kendimize dış dünya çerçevesinde beğenilme hakkı tanıdığımız kadar birilerinin bizi beğenmemesi hakkını da tanımalıyız.
Bayanların bu anlamdaki ‘Güzel Hissetme’ durumunu karşı cinsle ilişkilendirilmesi gibi bir anlayışın, bir düşüncenin hakim oldugu düşünce modeli erkil toplumun ürünüdür.Bu, erkil toplum ürünü düşünceden sıyrılmamız gerekmektedir.
Aldatılma oldugunda yada beğenilmediğimizde bu durumu kabul etmemiz gerektiğini öğrenmeliyiz.
Bu konu hakkında ,sonraki zamanlarda daha geniş kapsamlı bir yazımı sizlerle paylaşabilmek dileğiyle.
                                                                                                                                Zaman Kete

18 Temmuz 2012 Çarşamba

SAKIN BU ÜRÜNLERİ ALMAYIN.......


Sağlık Bakanlığı'nın bu yılın şubat ayında hayata geçirdiği 'Kozmetik İstenmeyen Etki' adındaki şikayet mekanizması, yılın ilk yarısında meyvelerini verdi. Tüketiciler, bit ilacından saç çıkarmaya, kirpik uzatıcıdan sigara bırakmaya kadar pek çok ürün hakkında işlem başlatılmasını sağladı.


Kozmetik ürünlerle ilgili yasal zeminin de sağlanmasıyla tüketicilere 'Şikayetinizi bildirin' çağrısı yapan Sağlık Bakanlığı 'na 2012 yılında birçok konuda başvuru geldi. Olumsuz etkiler yapan ilaçların toplatıldığını sürekli olarak duyuran Bakanlık birimi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ise en çok mesaiyi kozmetik ürünlere harcamak zorunda kaldı. Kuruma kirpik uzatmadan saçlardaki beyazları kapatmaya, sigara bırakmadan egzama ve mantarı iyileştirmeye kadar pek çok vaatle bu ürünlere para döken insanların şikayetleri yağdı. Bu durum kozmetik adı altında satılan ürünlerin ne kadar denetime muhtaç olduğunu da gözler önüne serdi.

ŞAŞIRTAN UYARILAR

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yaptığı gibi internet sitesinden sağlığa zararlı bileşimler içeren ürünleri firmaları ile birlikte teşhir eden Sağlık Bakanlığı'nın 2012 yılında Temmuz ayına kadar uyarısını yaptığı ürünler büyük çeşitlilik gösterdi.

İşte o duyurulardan bazıları:

- Körlüğe yol açan 'metanol' maddesi içeren 'Dilem' markalı kolonyalar toplatıldı.

- Saç beyazlığına karşı kullanılan 'Dermojin Saç Renklendirici Gray Hair' adlı ürünün analizler sonucunda insan sağlığına zararlı kurşun içerdiği için satışı yasaklandı.

- Bakanlığa kozmetik ürün olduğu beyan edilen Dermador ve Laxom markalı ürünler, kozmetik amaçlarla değil; sedef, egzama, mantar, sivilce, yara ve yanık tedavisi, saç çıkmasını sağlama, vücuttaki negatif enerjinin azalması gibi vaatlerle satıldığı için işlem başlatıldı.

- Bir uyarı da 'kirpik uzatıcı' iddisı ile internet ve çeşitli satış noktalarından tanıtımı yapılan ürüne geldi. Yetkililer, kozmetik kapsamı dışına çıkan kirpik uzatma işlemi için bu ürüne rağbet edilmemesi gerektiğini de kaydetti.

- 'Alizade' markalı bitkisel yağ ve markaların da kozmetik amaçlı değil 'romatizma ve kireçlenmeye karşı, saç çıkarıcı' gibi tedavi iddiasıyla satıldığını tespit eden yetkililer, bu ürün hakkında da işlem yapıldığını aktardı.

- Bitlenmeyi önlemek ve tedavi etmek amacıyla kullanılan bit şampuanı, bit solüsyonu ve benzeri ürünlerin tıbbi ürün olarak ruhsatlandırılmasının şart olduğu, bu yüzden ruhsatı olmayan bu tür ürünlerin kayda alınmaması gerektiği duyuruldu.

- Sigara bıraktırma ürünü olarak satılan 'Vita Cure' markalı ağız spreyinin de kozmetik tanıtıma aykırı ve aldatıcı ifadelerle piyasaya arz edildiğine dikkat çeken Bakanlık yetkilileri, ürünü 'Sağlık Bakanlığı'ndan geliyorum' diye tanıtan bir kişi hakkında da işlem yapıldığını duyurdu.

- 'Orjin' markalı ürünler hakkında direkt olarak İl Sağlık Müdürlüklerine uyarı yapan Bakanlık yetkilileri, 'Rahatlatıcı masaj ve bakım kremi' içinde ruhsatlı ilaçlarda bulunması gereken kimyasal maddelerin olduğunu, bu firmanın satışını yaptığı saç bakım toniğinin de kozmetik ürünlerde kullanılması yasak olan 'minoksidil' içerdiğini ve bu yüzden de hijyenik köpük, genital hijyenik köpük gibi ürünlerle ilgili de işlem başlatıldığını kamuoyuna duyurdu.

- 'Ottomans Yüz Maskesi Peeling' isimli ürünün de imal tarihi ve üretim kodu belirtilmediğini, mikrobiyolojik kriter yönünden sağlığa zararlı olduğunu tespit eden yetkililer, ürünü elinde bulunduran kişilerin İl Sağlık Müdürlüğü'ne teslim etmesi gerektiğini aktardı.

- Siba İlaç adlı firmanın 'Foot Care ve Body Care' adlı ürünlerinin etkinliklerinin Bakanlığa ibraz edilmediğini ve üretim yerinin doğru bildirilmediğini duyuran Bakanlık, işlem başlatıldığını, ürünlerin toplatıldığını bildirdi.

- Bakanlık, yılbaşından bu yana nisan ayında da 'Zolamid' adlı bir ilacın hafıza sorununa neden olabilen, genellikle anestezi ile birlikte kullanılan 'midazolam' adlı kontrole tabi maddeyi içermesi nedeniyle 'yeşil reçeteli ilaç' kapsamına aldı.

- Kurum yetkilileri bu yıl yaptığı bir başka duyuruyla da sık kullanılan 'A-ferin Kapsül'ün eczane dışında satıldığı şikayetlerine değinerek ilacın reçete ile verilmesi gerektiğini kamuoyuna aktardı.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

GÜNEŞ SONRASI CİLT VE VÜCUT BAKIMI

Yapılan dermatolojik araştırma sonuçlarına göre uzmanlar, yüksek seviyeli bir güneş koruyucu kullanılsa dahi, ciltte güneş sonrası hissedilebilen, kızarıklık, ısınma ve gerginlik hissi sebebiyle mutlaka güneş sonrası  cilt ve vücut bakımını öneriyorlar..Bir de kullanılan güneş koruyucu yeterince güçlü değilse, güneş hasarı çok daha fazla olacağı için bakımın önemi dahada artıyor.Tercih edilecek bakım ürünlerinin nem depolayıcı , besleyici özellikte olması gerekir.Yağlı ağır ürünler değil su bazlı hafif ürünler olmalı..Nemi ciltte hapsedip onarmalı ve hassasiyeti gidermeli.Tam bu özelliklere sahip , evde kendinizin yapabileceği cilt ve vücut nemlendiricisi tarifini     yazıyorum..Kolay gelsin.

Sıcağa dikkat şapkasız ve korunmasız çıkmayalım.Özellikle çocuklarımızı ve hayvanlarımızı güneşe maruz bırakmayalım...




CİLT VE VÜCUT NEMLENDİRİCİSİ

- 4 Ayvanın çekirdeği,
- 2su bardağı saf su
- 10 Gr kakao yağı,
- 50 Gr saf aloevera
- 5  Mlg istenilen koku için ; gül, ıtır, menekşe, sandal, limon, greyfurtvb yağ esansı .( sadece biri )

HAZIRLANIŞI

Ayva çekirdekleri 2 bardak suda 2 gün ağzı  açık olarak bekletilir, süzülür.Kakao yağı benmari tarzı eritilir.Ilınmaya başladığında aloevera, ayva jölesi ve koku için seçilen yağ ilave edilir. Sprey özellikli cam şişede 1 gün buzdolabında bekletilir.Kullanım öncesi çalkalanmalı, az miktar sürülmelidir.
Oranlar arttırılarak çoğaltılabilir..

14 Temmuz 2012 Cumartesi

DERİMİZİN GİZLİ DİLİ



Derımız dusunsel ve duygusal dunyamızın yansımasıdır.Saglık aynamız derımızdır dış dunya ıle ıletısımımızı saglamayı temsıl eder aslında.Duygual tepkılerımıze hızlı cevap veren derımız tum vucut ıslevsellıgımızde duygularımızın dusuncelerımızın kaslarımızın dahı etkılenebılecegını gösteren bır ornektır.

Derımız bızım dıs dunya ıle ıletısımımızın nasıl oldugunu gosteren bır yansımadır.derımızın rengıne gore olması olası rahatsızlıklar bulunmaktadır.Gözaltlarımızda eger torbalar olusmussa bunu ınce bagırsak ve kalın bagırsakla ılıskılendırırız .Bu bızım ınce ve kalın bagırsakla ılgılı sıkıntılar olduguna daır bır ip ucu taşımaktadır.Göz kısmının alt kısmında eger ıkıncı halka varsa bu bızım karacıger fonksıyonlarımızı gozden gecırmemız uzerıne bır uyarıdır.Bunun dısında derımızde cukurlasmaların olması da aynı zamanda karacıger fonksıyonlarımızla ılıskılendırılmektedır.
Derımızın karacıger ıle yansımaları bızı duygusal sıstemımızın yansımasınıda olusturmaktadır.Öfke duygumuzla karacıger fonksıyonumuzun çalışması arasında bır ılışkının oldugu alternatıf yontemlerde vurgulanmaktadır.Ve bu bıze beslenmemızınde duzenlenmesını gostermektedır.

Kırmızı bır ten bıze sempatık ve parasempatık sıstem etkılenımı arasındakı dengesızlıgını göstermıs olsada alkol bagımlılıgı ve dıyabet konusunda onemlı ıpuçları verebılmektedır.
Özellıkle egzamada sempatık sıstem etkılenımı stres faktoru egzamanın etkılenımını arttırmaktadır.Burdakı temel ele alınması gereken duygu stress duygusunu kapana sıkısmıs duygusunu boşaltmak olmalıdır.
Soluk bır yuz ve derı rengı bıze kronık kalp yetmezlıgı hakkında bılgıler verebılmektedır.
Ama en önemlısı derımızle ılgılı olan bır cok rahatsızlık ve alerjılerın bıze derın duzlemde ıc dunyamız ve dış dunyamız uzerındekı catışmaların sonucu olarak olusmustur.Duyguların dusuncelerın tedavı surecıne katılmadıgı bır sagaltım yontemı dusunulemez.
                                                                                                       SEVGILERLE ZAMAN KETE

GÜNEŞİN YARARLARI VE ZARARLARI



GÜNEŞİN YARARLARI
Dünyadaki tüm varlıklar için güneş bir hayat kaynağı. Güneşin insanlar üzerinde yarattığı en temel faydalar arasında, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan antibakteriyel etkisi yer alıyor. Aynı zamanda vücudun D vitamini sentezlemesini gerçekleştirdiği için özellikle çocukların kemik gelişiminde temel bir rol üstleniyor. Sağladığı bronzluk etkisi ile estetik bir öneme sahip olan güneş, akne ve sivilce tedavisinde de çok işe yarayabiliyor. Ancak, tüm bu faydaları içeren temel hayat kaynağımız güneş, ozon tabakasının incelmesiyle birlikte artık insanlar için bir tehlike unsuru haline gelmeye başladı. Ozon tabakasının incelmesiyle birlikte, yer yüzüne ulaşan ultraviyole radyasyonu miktarında büyük bir artış oldu. Eskiden, yeryüzüne sadece A ve B ultraviyole radyasyonu ulaşırken artık C ultraviyole radyasyonu da ulaşmaya başladı. A ultraviyole radyasyonu cildin erken yaşlanması ve kırışmasına neden olurken, B ve C ultraviyole radyasyonları ise deri kanserleri riskini artırıyor. Bu yüzden de sadece deniz ya da havuz kenarında güneşlenirken değil, günün her saatinde güneşten korunmamız büyük bir önem taşıyor.

GÜNEŞİN ZARARLARI
Normal şartlarda metabolizma denilen, vucuttaki kimyasal olaylar sonucu gelişen enerji ile vucut ısısı oluşur. Metabolizma ise vucudun beden hareketleri ile orantılı olarak artar. Vucut, solunum ve terleme gibi faaliyetlerle bu ısıyı 36 santigrad derece dolaylarında tutmaya çalışır. Sıcak havada artan terleme ile vucut ısısı normale düşürülmeye çalışılır. Havaların çok ısındığı dönemlerde artan terlemeye rağmen vucudun ısı kaybı yeterli olamamaktadır. Hava sıcaklığı yanında rutubetin artması, terin buharlaşmasını engellediğinden ısı kaybını daha da azaltır. Yani sıcaklığın artması ile birlikte havanın nem oranının artması vucutta ısı birikimine, bu da ısı artışına bağlı hastalıkların gelişmesine neden olur. Bu arada terle su ve tuz gibi bazı maddelerin kaybı ve bunların yerine koyulamaması hastalık tablosunu ağırlaştırır.

Cilt yanıkları, cilt kanserleri, katarakt, sıcak bunalımı (sıcak yorgunluğu, sıcak bitkinliği) ve sıcak çarpması güneşin ultraviyole ışınları, sıcak ve artmış nem oranı nedeniyle gelişen en önemli hastalıklardır.

Güneşe ve ultraviyole ışınlarına bağlı cilt yanıkları sık olarak görülmektedir. Beyaz tenli ve cildi ince kişilerde, esmer ve kalın ciltli kişilere göre güneşin zararları daha fazla olur. Ciddi yanıklar için mutlaka bir sağlık yardımı alınmalıdır. Bunun dışında ultraviyole ışınlarına bağlı olararak cilt kanseri, ve katarakt gibi ciddi hastalıklar da gelişebilir.

Sıcak bunalımı (yorgunluğu, bitkinliği) sıcak ve nem oranı yüksek ortamda uzun süre kalan veya egzersiz yapan kişilerde görülür. Belirtileri halsizlik, bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, bazen kusma, cildin nemli, soğuk ve soluk olması, alın ve yüzde terleme, solunum sayısında artma şeklindedir. Sıcak yorgunluğu olan hasta serin bir yere alınmalı, kusması yoksa ve içebiliyorsa birkaç yudum soğuk su içirilmeli, üzerindeki elbisleri çıkarılıp başı ve vucudu ıslak bir süngerle veya bezle ıslatılmalıdır. Hasta düzelmiyor ve durumu kötüye gidiyorsa bir sağlık merkezine götürülmelidir.

Sıcak çarpması da sıcak ve rutubetli ortamda uzun süre kalındığında veya ağır iş veya spor yapıldığında oluşur fakat, sıcak bunalımı kadar çok sık görülmez. Belirtileri yüksek ateş, çarpıntı, sık ve yüzeyel solunum, ciltte sıcaklık, kuruluk ve kırmızılık, hastanın hareketlerinde azalma veya garip davranışlar, şiddetli başağrısı yakınması, bulantı , kusma ve tedavi edilmeyen hastalarda şuur kaybı şeklindedir. Nadir de olsa ölüm görülebilir. Sıcak çarpması düşünülen bir hasta serin bir yere yatırılmalı, bütün giysileri çıkarılmalı, başı ve vucuduna (özellikle vucudun koltuk altı, kasıklar gibi kıvrım yerlerine) buzlu su ile ıslatılmış kompresler koyulmalı ve bunlar sık sık değiştirilmeli, varsa, hasta bir ventilatör veya bir yelpaze ile havalandırılmalı, kusması yok ve içebiliyorsa soğuk su içirilmeli ve en kısa zamanda bir sağlık merkezine götürülmelidir.

GÜNEŞTEN KORUNMA
Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için güneş altında özellikle sıcağın yoğun olduğu dönemlerde (saat 11.00 - 16.00 arası) uzun süre kalmamalı, gölge tercih edilmelidir. Güneş şemsiyesi gibi gölgeliklerin altında otururken de kum ve denizden yansıyan ultraviyole ışıkları önemli miktarda zarar verebileceği için dikkatli olmalıdır. Baş, şapka ile kapatılmalı, pamuklu (sentetik karışık giysiler su kaybını engeller) beyaz veya açık renkli, ince ve hafif giysiler giyilmeli, gözlerin korunması için güneş gözlüğü takılmalıdır. İnce, pamuklu kumaşlar, tişörtler ve suni ipekten yapılmış ürünler ışığı daha fazla geçirir. Bu giysiler giyilmeden önce güneş koruyucular kullanılmalıdır. Vücudunuzu mümkün olduğu kadar çok örtebilen bol ve açık renkli, uzun kollu tişört, pantolon ve elbiseleri tercih edin. Güneş ışınlarının yüzde 99-100’ünü engelleyebilen ultroviyole koruyuculu güneş gözlüklerini kullanın. Çünkü bu tür güneş gözlükleri katarakta ve gözde hasara neden olan zararlı ışınları azaltır.

Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat kadar önce sürülmeli ve her 2 saatte bir ve yüzdükten sonra tekrarlanmalıdır. Fakat bilinmelidir ki, giysilerin yararı koruyucu yağlardan çok daha fazladır. Sıcak ve rutubetin yoğun olduğu saatlerde ağır işler ve sporlar yapılmamalı, bu gibi faaliyetler serin saatlere alınmalıdır. Mutlaka ihtiyacın üzerinde sıvı içilmelidir. İdrarın azalması ve koyulaşması su ihtiyacı olduğunun belirtisidir. Bu gibi ortamlarda herkesin yanında içecek su mutlaka bulunmalıdır. Alkol ve kafein idrar artışı ve sıvı kaybı yaptığı için sıcak saatlerde içilmemelidir

Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipiniz büyük bir önem taşıyor. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşıyor. Cildin rengi koyulaştıkça yanma riski de o oranda azalıyor. Ancak, esmer tenlilerde de ozon tabakasının incelmesiyle birlikte güneş yanığı oluşması hiç de az rastlanır bir durum değil.

Yapılan araştırmalar, güneşlenme için en ideal saatlerin sabahları saat 11.00’a kadar, öğleden sonraları ise saat 16.00’dan sonra olduğunu ortaya koyuyor. Bu saatlerin dışında ise, kesinlikle ve kesinlikle gölge yerlere çekilme ve dinlenme öneriliyor. Bu arada, beton zeminlerin ve deniz suyunun ultraviyole ışınlarını çok iyi yansıttığını da aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden de gölgede de yanabileceğinizi asla unutmayın!

Çalışan kişiler ise, eğer serin bir ortamda çalışıyorsa, koyu renkli giysileri tercih edebilirler. Zira, koyu renkler, ultraviyole ışınlarını yansıttığı için güneşin etkilerini azaltıyor. Ama buna karşılık sıcağı absorbe ediyor. Bu yüzden de serin yerlerde çalışan kişiler, koyu renkli giysileri tercih ederek güneşe karşı daha fazla koruma sağlayabilir.

ÖZEL RİSK GRUPLARI
Özellikle yaşlılar ile kalp ve tansiyon hastaları, çocuklar, hamileler, aşırı kilolu kişiler, kanser hastaları ile kemoterapi görenlerin güneşten korunma yöntemleri konusunda çok diikkatli olmaları gerekmektedir. Ağır efor harcamaktan kaçınmalı, kapalı ve havasız yerlerde de uzun süre kalınmamalıdır. Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarından kaçınılmalı ve bu saatlerde uzun süre güneş altında kalınmamalı. Sık sık ılık suyla duş yapılmalı. Açık, renkli bol giysiler giyilmeli ve geniş kenarlı şapka takılmalıdır. Güneşlenmeden veya güneşe çıkmadan önce cilde uygun koruyucu bir güneş kremi sürülmeli. Güneşlenme sonrasında oluşabilecek güneş yanıklarında kesinlikle yoğurt ve benzeri maddeler sürülmemeli, bu durumda soğuk kompres uygulaması yapılmalı. Gözlerde ağrılı kızarıklıklar olması durumunda soğuk kompres yapılmalı ve bir hekime başvurulmalı. Sıcak çarpmalarında kişiler önce serin ve gölge bir yere alınmalı, vücudundaki sıkı giysiler çıkarılarak başı ve vücudu ıslatılmak suretiyle serinletilmelidir. Bilinç bulanıklığı olan hastalar hemen en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

BESLENME ÖNERİLERİ
Yaz aylarında az az ve sık aralıklarla besin tüketilmesi gerekir. Bol su içilmeli, bol sebze ve meyve tüketilmelidir. En güçlü nemlendirici sudur. Su, cildiniz için de en etkili nemlendiricidir. Bu yüzden su içme alışkanlığı edinerek, günde en az iki litre su tüketmelisiniz. Alkollü ve asitli içeceklerden uzak durulmalı. Tatlı olarak daha çok sütlü ve meyveli tatlılar tüketilmelidir.

• Giysiler: İnce, pamuklu kumaşlar, tişörtler ve suni ipekten yapılmış ürünler ışığı daha fazla geçirir. Bu giysiler giyilmeden önce güneş koruyucular kullanılmalıdır. Vücudunuzu mümkün olduğu kadar çok örtebilen bol ve açık renkli, uzun kollu tişört, pantolon ve elbiseleri tercih edin. Güneş ışınlarının yüzde 99-100’ünü engelleyebilen ultroviyole koruyuculu güneş gözlüklerini kullanın. Çünkü bu tür güneş gözlükleri katarakta ve gözde hasara neden olan zararlı ışınları azaltır. Güneş gözlüğü alırken etiketini mutlaka okuyun.

• Zaman: Sabah 11 öğleden sonra 16 arası güneşe çıkılmamalıdır. Gölgede durmak güneşten korunmanın en iyi yoludur.

• Güneş koruyucular: Kolay uygulanmalı, uzun süre etkinliğini devam ettirmeli, UvA ve UvB' ye karşı korumalı, yan etki riski az olmalıdır. Güneş koruyucunun etkisini gösterebilmesi için güneşe çıkmadan 30-60 dk. önce sürülmelidir. 2-3 Saatte bir tekrarlamalıdır. Terleme, yıkanma, yüzme sonrasında yenilemek gerekir.

Güneşten korunmayı sadece tatilde güneşlenirken değil, yaz ve kış aylarında da günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Sağlıklı beslenme gibi tüm yaşam boyunca uygulanılacak bir kural olarak hayatımıza yerleştirmeliyiz.

                                                                                                           Uzm. Dr. Işık Erdoğan
                                                                                                        Kalp Hastalıkları Uzmanı
                                                                                                       International Hospital İstanbul

SAĞLIKLI VE KALICI BRONZLUK

Sağlıklı ve kalıcı bronzluk için çok pahalı ürünler satın almanıza gerek yok. Size önereceğim formüllerle kendinize özel karışımlar hazırlayabilirsiniz. Ekonomik olmasının yanısıra doğal ve sağlıklı olacaktır.
Üstelik tüm aile birlikte kullanabilirsiniz..

BRONZLAŞTIRICI KARIŞIM
- 20 mlg ceviz yağı,
- 30 mlg kakao yağı,
- 20 mlg kayısı yağı,
- 30 mlg havuç yağı,
- 20 mlg badem yağı,
-5 mlg lavanta yağı ( isteğe bağlı olarak , limon, greyfurt, elma, menekşe , ıtır vb yağlar tercih edilir. )

Tüm yağlar sprey şişede karıştırılır.Kapalı şekilde buzdolabında 6 saat bekletilir. Her kullanım öncesi çalkalanmalıdır..

8 Temmuz 2012 Pazar




NANELİ LİMONATANaneli Limonata Tarifi

Malzemeler ;

1 Demet nane ( yapraklarını kullanacağız)
4 Bardak su
1 Su bardağı şeker veya 1 çay bardağı agave şurubu  
3-4 Limon kabuğu rendesi
2 Limon suyu
Su şeker ve limon kabuğu rendesini şeker eriyene kadar kaynatın.Şeker eriyince ocaktan alıp naneleri ilave edin ve ağzını kapatarak 2 saat bekletin.

2 Saatin sonunda süzerek kapalı cam kapta buzdolabında saklayın.  Yarıya kadar buz doldurulmuş sürahiye 2 su bardağı soğuk su , 1 su bardağı naneli şurup ve limon dilimleri  ( veya taze limon suyu ) ilave ederek servis edebilirsiniz.
                                                                               Afiyet olsun

7 Temmuz 2012 Cumartesi

SAĞLIKLI SERİNLİKLER

Serinlemek , ferahlamak için içtiğimiz sağlıksız, katkılı, gazlı , yapay  içecekler yerine  gerçek meyvalardan hazırladığımız şerbet ve meyva sularını tercih etmeliyiz.Özellikle çocuklarımıza bu gerçek tatları alıştırmalı , yapay ve zararlı katkılı içeceklerden bir nebze olsun uzak tutmalıyız.

Çocuklarımız ve gelecek nesillerimizin daha zeki, çalışkan, verimli ve bilinçli bireyler olmasını istiyorsak yapay tatlardan ve zararlı katkılı gıdalardan uzak kalmalarını sağlamalıyız..Evet ama nasıl..

Bu gün sizlere yetişkinler ve çocuklar için serinletici, ferahlatıcı , hoş kokulu ve lezzetli serinlik tarifleri vereceğim..Her an mutfağımızda olan meyva ve bitkilerle....

KARPUZ SORBE             

Malzemeler ;
2 büyük dilim karpuz
3 dal nane
5-6 kaşık toz şeker

Karpuzun çekirdekleri ayıklanır ve çatalla ezilerek  parçalanır. Bir dal nanenin yaprakları çok ince kıyılır ve şekerle birlikte havanda ezilerek  karpuz suyuna eklenir. Hazırlanan karışım iki parmak eninde cam kaba yayılır.Buzdolabının buzluğuna konur.Her saat başı   tahta kaşıkla karıştırılır.Karpuzun donmamasına dikkat edilir.Karpuz suyu kar taneleri haline geldiğinde servise hazırdır.Dondurma kaşığı ile kaselere servis edilir.Nane yaprakları ile süslenir. Daha farklı sunumlar için hayal gücünüz ve çocuklarınızın sevdiği meyva lar size yol gösterecektir..

Afiyet olsun..




GELENEKSEL SOĞUK İÇECEKLERİMİZ

Karlı pekmez........

Hatırlarmısınız,   henüz dondurmalar hayatımıza bu kadar girmemişken yaz sıcaklarında ne ile serinlerdik.. ?

Biz  ( Denizli liler ) ; kaaaaaaaaarrrrrrrrccııııııııııı geldiiiiiiiiiii , karrrccııııııııııııı ünüüyle koşardık sokağa elimizde bakır çanaklarla..Sonra  küçük kaplara ikişer kaşık kar ve az miktar pekmez karıştırılır ve başlanır kaşıklanmaya... Yavaş yavaş yemen gerekir ama çocukluk bu ya hızlı yersin ve şakaklarında kurşun gibi bi his olur..Babaannen seslenir arkandan kovalıyan mı vaaaa...:)
 Hatırlayanlar oldumu ?

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Uzun süredir görüşemedik....

Sizlerden gelen istekler doğrultusunda farklı konularda yayınlarımız başladı..Yayınlanan konularla ilgili sorularınızı yazarlarımıza yorumlar bırakarak sorabilirsiniz...

Merhabalar Ben Zaman Kete



1986 yılında Tuncelıde dunyaya gelmışım.Daha sonra adanaya tasınmamızla bırlıkte cocuklugumun ve yetıskınlıgımın buyuk bır kısmı adanada gectı.Cocukluk ılgınc bır donemdır.Çocukken ınsan her sey olmak ıster.Belkıde yaratıcılıgımızın ve yetenegımızın en yuksek oldugu donem oldugu ıcındır.
Ama buna ragmen yasadıgımız bazı seyler bızım kım ve ne olmamız konusundan hayatımızı etkıler ve yon verır.
Kolumdan yasadıgım bazı saglık problemlerınden dolayı saglıkla ılgılı bır bolum okumaya karar vermem amelıyat masasında kesınlesmıstı.Şu an Dokuz Eylul Fızık Tedavı ve Rehabılıtasyon bolumunun son sınıf ogrencıyım .
Daha sonrakı dusunce arastırmalarım saglıklı bır zıhın ve beden ruh neden sonradan hasta olur bızım deyısımızle.Bu benı alternatıf yontemlerle ılgılenmeme ve ozellıkle daha sonrasında hıpnoz konusu uzerıne egılmeme ve bende bır tutku halıne gelmesıne neden oldu.
Insanın hasta olma mekanızmalarında hep bır eksıklık oldugunu hısetmıstım .Bunun daha sonrasında klasık tıppın ınsana bır makıne gıbı bakması dusunce sıstemımızın hayallerımızın duslerımızın tedavıye dahıl edılebılecek objektıf bulgular olarak gormemesı olarak degerlendırdım.
Ve kendımce zıhnın de saglıkla ılgılı konularda tedavının ıcıne karıstırılması gerektıgını farkederek aslında saglıkcılar olarak bazı seylerı anlamadıgımızı farkettım .Ilerde alternatıf yontemlerle kendı bılgılerımı butunlestırme kararı aldım ve bundan dolayı cok mutluyum . Ozelıkle kısısel gelısım anlamında ılerde yapmayı planladıgım projelerım bıreylerın bagımsız bır sekılde bır bırey olarak kendı hayatlarında donusum yaratmak ıcın bıreysel uygulayabılecegı teknıkler konusunda gelıstırmek ıstıyorum.
Cunku kısısel gelısım omur boyunca hayatımızın bır parcası prensıp olarak balık tutmayı ogretmenın ozgur bıreyler yaratacagını dusunuyorum.

HAYATTA SEVGIDEN BUYUK BIR IYILESME VE SAGLIK YOKTUR.O OLDUGUNDA DİGER HER SEY KENDILIGINDEN GELISIR VE OLUR.
SEVGILERIMLE