GÜNEŞİN YARARLARI
Dünyadaki tüm varlıklar için güneş bir hayat kaynağı. Güneşin insanlar üzerinde yarattığı en temel faydalar arasında, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan antibakteriyel etkisi yer alıyor. Aynı zamanda vücudun D vitamini sentezlemesini gerçekleştirdiği için özellikle çocukların kemik gelişiminde temel bir rol üstleniyor. Sağladığı bronzluk etkisi ile estetik bir öneme sahip olan güneş, akne ve sivilce tedavisinde de çok işe yarayabiliyor. Ancak, tüm bu faydaları içeren temel hayat kaynağımız güneş, ozon tabakasının incelmesiyle birlikte artık insanlar için bir tehlike unsuru haline gelmeye başladı. Ozon tabakasının incelmesiyle birlikte, yer yüzüne ulaşan ultraviyole radyasyonu miktarında büyük bir artış oldu. Eskiden, yeryüzüne sadece A ve B ultraviyole radyasyonu ulaşırken artık C ultraviyole radyasyonu da ulaşmaya başladı. A ultraviyole radyasyonu cildin erken yaşlanması ve kırışmasına neden olurken, B ve C ultraviyole radyasyonları ise deri kanserleri riskini artırıyor. Bu yüzden de sadece deniz ya da havuz kenarında güneşlenirken değil, günün her saatinde güneşten korunmamız büyük bir önem taşıyor.
GÜNEŞİN ZARARLARI
Normal şartlarda metabolizma denilen, vucuttaki kimyasal olaylar sonucu gelişen enerji ile vucut ısısı oluşur. Metabolizma ise vucudun beden hareketleri ile orantılı olarak artar. Vucut, solunum ve terleme gibi faaliyetlerle bu ısıyı 36 santigrad derece dolaylarında tutmaya çalışır. Sıcak havada artan terleme ile vucut ısısı normale düşürülmeye çalışılır. Havaların çok ısındığı dönemlerde artan terlemeye rağmen vucudun ısı kaybı yeterli olamamaktadır. Hava sıcaklığı yanında rutubetin artması, terin buharlaşmasını engellediğinden ısı kaybını daha da azaltır. Yani sıcaklığın artması ile birlikte havanın nem oranının artması vucutta ısı birikimine, bu da ısı artışına bağlı hastalıkların gelişmesine neden olur. Bu arada terle su ve tuz gibi bazı maddelerin kaybı ve bunların yerine koyulamaması hastalık tablosunu ağırlaştırır.
Cilt yanıkları, cilt kanserleri, katarakt, sıcak bunalımı (sıcak yorgunluğu, sıcak bitkinliği) ve sıcak çarpması güneşin ultraviyole ışınları, sıcak ve artmış nem oranı nedeniyle gelişen en önemli hastalıklardır.
Güneşe ve ultraviyole ışınlarına bağlı cilt yanıkları sık olarak görülmektedir. Beyaz tenli ve cildi ince kişilerde, esmer ve kalın ciltli kişilere göre güneşin zararları daha fazla olur. Ciddi yanıklar için mutlaka bir sağlık yardımı alınmalıdır. Bunun dışında ultraviyole ışınlarına bağlı olararak cilt kanseri, ve katarakt gibi ciddi hastalıklar da gelişebilir.
Sıcak bunalımı (yorgunluğu, bitkinliği) sıcak ve nem oranı yüksek ortamda uzun süre kalan veya egzersiz yapan kişilerde görülür. Belirtileri halsizlik, bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, bazen kusma, cildin nemli, soğuk ve soluk olması, alın ve yüzde terleme, solunum sayısında artma şeklindedir. Sıcak yorgunluğu olan hasta serin bir yere alınmalı, kusması yoksa ve içebiliyorsa birkaç yudum soğuk su içirilmeli, üzerindeki elbisleri çıkarılıp başı ve vucudu ıslak bir süngerle veya bezle ıslatılmalıdır. Hasta düzelmiyor ve durumu kötüye gidiyorsa bir sağlık merkezine götürülmelidir.
Sıcak çarpması da sıcak ve rutubetli ortamda uzun süre kalındığında veya ağır iş veya spor yapıldığında oluşur fakat, sıcak bunalımı kadar çok sık görülmez. Belirtileri yüksek ateş, çarpıntı, sık ve yüzeyel solunum, ciltte sıcaklık, kuruluk ve kırmızılık, hastanın hareketlerinde azalma veya garip davranışlar, şiddetli başağrısı yakınması, bulantı , kusma ve tedavi edilmeyen hastalarda şuur kaybı şeklindedir. Nadir de olsa ölüm görülebilir. Sıcak çarpması düşünülen bir hasta serin bir yere yatırılmalı, bütün giysileri çıkarılmalı, başı ve vucuduna (özellikle vucudun koltuk altı, kasıklar gibi kıvrım yerlerine) buzlu su ile ıslatılmış kompresler koyulmalı ve bunlar sık sık değiştirilmeli, varsa, hasta bir ventilatör veya bir yelpaze ile havalandırılmalı, kusması yok ve içebiliyorsa soğuk su içirilmeli ve en kısa zamanda bir sağlık merkezine götürülmelidir.
GÜNEŞTEN KORUNMA
Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için güneş altında özellikle sıcağın yoğun olduğu dönemlerde (saat 11.00 - 16.00 arası) uzun süre kalmamalı, gölge tercih edilmelidir. Güneş şemsiyesi gibi gölgeliklerin altında otururken de kum ve denizden yansıyan ultraviyole ışıkları önemli miktarda zarar verebileceği için dikkatli olmalıdır. Baş, şapka ile kapatılmalı, pamuklu (sentetik karışık giysiler su kaybını engeller) beyaz veya açık renkli, ince ve hafif giysiler giyilmeli, gözlerin korunması için güneş gözlüğü takılmalıdır. İnce, pamuklu kumaşlar, tişörtler ve suni ipekten yapılmış ürünler ışığı daha fazla geçirir. Bu giysiler giyilmeden önce güneş koruyucular kullanılmalıdır. Vücudunuzu mümkün olduğu kadar çok örtebilen bol ve açık renkli, uzun kollu tişört, pantolon ve elbiseleri tercih edin. Güneş ışınlarının yüzde 99-100’ünü engelleyebilen ultroviyole koruyuculu güneş gözlüklerini kullanın. Çünkü bu tür güneş gözlükleri katarakta ve gözde hasara neden olan zararlı ışınları azaltır.
Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat kadar önce sürülmeli ve her 2 saatte bir ve yüzdükten sonra tekrarlanmalıdır. Fakat bilinmelidir ki, giysilerin yararı koruyucu yağlardan çok daha fazladır. Sıcak ve rutubetin yoğun olduğu saatlerde ağır işler ve sporlar yapılmamalı, bu gibi faaliyetler serin saatlere alınmalıdır. Mutlaka ihtiyacın üzerinde sıvı içilmelidir. İdrarın azalması ve koyulaşması su ihtiyacı olduğunun belirtisidir. Bu gibi ortamlarda herkesin yanında içecek su mutlaka bulunmalıdır. Alkol ve kafein idrar artışı ve sıvı kaybı yaptığı için sıcak saatlerde içilmemelidir
Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipiniz büyük bir önem taşıyor. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşıyor. Cildin rengi koyulaştıkça yanma riski de o oranda azalıyor. Ancak, esmer tenlilerde de ozon tabakasının incelmesiyle birlikte güneş yanığı oluşması hiç de az rastlanır bir durum değil.
Yapılan araştırmalar, güneşlenme için en ideal saatlerin sabahları saat 11.00’a kadar, öğleden sonraları ise saat 16.00’dan sonra olduğunu ortaya koyuyor. Bu saatlerin dışında ise, kesinlikle ve kesinlikle gölge yerlere çekilme ve dinlenme öneriliyor. Bu arada, beton zeminlerin ve deniz suyunun ultraviyole ışınlarını çok iyi yansıttığını da aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden de gölgede de yanabileceğinizi asla unutmayın!
Çalışan kişiler ise, eğer serin bir ortamda çalışıyorsa, koyu renkli giysileri tercih edebilirler. Zira, koyu renkler, ultraviyole ışınlarını yansıttığı için güneşin etkilerini azaltıyor. Ama buna karşılık sıcağı absorbe ediyor. Bu yüzden de serin yerlerde çalışan kişiler, koyu renkli giysileri tercih ederek güneşe karşı daha fazla koruma sağlayabilir.
ÖZEL RİSK GRUPLARI
Özellikle yaşlılar ile kalp ve tansiyon hastaları, çocuklar, hamileler, aşırı kilolu kişiler, kanser hastaları ile kemoterapi görenlerin güneşten korunma yöntemleri konusunda çok diikkatli olmaları gerekmektedir. Ağır efor harcamaktan kaçınmalı, kapalı ve havasız yerlerde de uzun süre kalınmamalıdır. Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarından kaçınılmalı ve bu saatlerde uzun süre güneş altında kalınmamalı. Sık sık ılık suyla duş yapılmalı. Açık, renkli bol giysiler giyilmeli ve geniş kenarlı şapka takılmalıdır. Güneşlenmeden veya güneşe çıkmadan önce cilde uygun koruyucu bir güneş kremi sürülmeli. Güneşlenme sonrasında oluşabilecek güneş yanıklarında kesinlikle yoğurt ve benzeri maddeler sürülmemeli, bu durumda soğuk kompres uygulaması yapılmalı. Gözlerde ağrılı kızarıklıklar olması durumunda soğuk kompres yapılmalı ve bir hekime başvurulmalı. Sıcak çarpmalarında kişiler önce serin ve gölge bir yere alınmalı, vücudundaki sıkı giysiler çıkarılarak başı ve vücudu ıslatılmak suretiyle serinletilmelidir. Bilinç bulanıklığı olan hastalar hemen en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
BESLENME ÖNERİLERİ
Yaz aylarında az az ve sık aralıklarla besin tüketilmesi gerekir. Bol su içilmeli, bol sebze ve meyve tüketilmelidir. En güçlü nemlendirici sudur. Su, cildiniz için de en etkili nemlendiricidir. Bu yüzden su içme alışkanlığı edinerek, günde en az iki litre su tüketmelisiniz. Alkollü ve asitli içeceklerden uzak durulmalı. Tatlı olarak daha çok sütlü ve meyveli tatlılar tüketilmelidir.
• Giysiler: İnce, pamuklu kumaşlar, tişörtler ve suni ipekten yapılmış ürünler ışığı daha fazla geçirir. Bu giysiler giyilmeden önce güneş koruyucular kullanılmalıdır. Vücudunuzu mümkün olduğu kadar çok örtebilen bol ve açık renkli, uzun kollu tişört, pantolon ve elbiseleri tercih edin. Güneş ışınlarının yüzde 99-100’ünü engelleyebilen ultroviyole koruyuculu güneş gözlüklerini kullanın. Çünkü bu tür güneş gözlükleri katarakta ve gözde hasara neden olan zararlı ışınları azaltır. Güneş gözlüğü alırken etiketini mutlaka okuyun.
• Zaman: Sabah 11 öğleden sonra 16 arası güneşe çıkılmamalıdır. Gölgede durmak güneşten korunmanın en iyi yoludur.
• Güneş koruyucular: Kolay uygulanmalı, uzun süre etkinliğini devam ettirmeli, UvA ve UvB' ye karşı korumalı, yan etki riski az olmalıdır. Güneş koruyucunun etkisini gösterebilmesi için güneşe çıkmadan 30-60 dk. önce sürülmelidir. 2-3 Saatte bir tekrarlamalıdır. Terleme, yıkanma, yüzme sonrasında yenilemek gerekir.
Güneşten korunmayı sadece tatilde güneşlenirken değil, yaz ve kış aylarında da günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Sağlıklı beslenme gibi tüm yaşam boyunca uygulanılacak bir kural olarak hayatımıza yerleştirmeliyiz.
Uzm. Dr. Işık Erdoğan
Kalp Hastalıkları Uzmanı
International Hospital İstanbul