Kilo vermenin zorluklarından bahsedilir hep.. Eğer biri şöyle bir on kilo falan vermişse "vay be helal olsun" deriz.. Oysa ne kadar basit bir iştir az yemek, herkesin yapabileceği kadar basittir hem de.. Ama koca koca adamlar, proflar, bakanlar bile yapamaz ya, o koca göbekleri yüzünden önünü zor bağladıkları takım elbiseleriyle halkın karşısına geçer ve ilimden, bilimden bahsederler.. Ya şişman güzellik uzmanları, diyetisyenlere ne demeli? "Kelin ilacı olsa başına sürermiş" denir böyle bir durumda. Oysa bir işin uzmanı olmak, o işi kendine uygulamada istekli olmak anlamına gelmez elbete...Öyle olsa bütün doktorlar sağlıklı, bütün psikologlar mutlu, bütün güzellik uzmanları çok güzel olurdu....Gerçi bu atasözünü çürüten başka bir atasözü de "terzi söküğünü dikemez"dir ya, o da atalarımızın nabza göre şerbet vermeyi iyi bildiğinin bir kanıtı...
Neyse konumuza dönecek olursak, psikolojik (psişik) açlık; bedenimizin ihtiyacı olmayan gıdaları, ihtiyacımız olmayan çok miktarda yediren şeydir.. Psikolojik sorunları olan kişilerin beyinleri ( ki, toplumun %90 ı sorunludur bence) duygusal açlık ya da travmalarla o kadar çok meşguldür ki bedeninin gerçek taleplerini asla anlayamaz, zaten kendine yabancıdır ve barışık değildir ki nasıl anlasın? İnsanların canı sıkıldığında yemeğe saldırması hatta besin değeri az olan ama zevk değeri yüksek olan gıdaları tercih etmesinin nedenini bir düşünün.. Çünkü stres, üzüntü, ya da hayatındaki boşluklar o kadar fazladır ki kişi bu durumu dengelemek istercesine bu tarz gıdalara yönelir farkında olmadan ve sonuç obezite tabi ki.. Aslında bu da beynin kendini dengeye alma ihtiyacından doğar yani mutluluk hormonu açığının giderilmesi içindir..
İnsan duygularıyla varolan bir varlıktır, bu nedenle duygusal travmalar hemen hemen her insanın yaşamında az yada çok etkili olabilmektedir. Belki annesiz büyüdünüz, belki baba şiddeti gördünüz, fakirlik çektiniz yada yalnızlık, belki de aşk mağdurusunuz, ya da cinsel tacize uğradınız belki de cahil bir ebeveyn ve yanlış eğitim kurbanısınız... Bu seçenekler o kadar çok ki sizi fazla yemeye iten bilinçaltı tetikleyiciniz nedir bunu öğrenmek ve onunla yüzleşmek zorundasınız. Ve insan en derin acılarını unutma eğilimindedir bu nedenle bir çok yetişkin sorunu olmadığını sanır.. Oysa inkar sorunu yok etmez bilakis kronikleştirir. Eğer stres, mutsuzluk, fazla kilolar, halsizlik, sigara yada alkol bağımlılığı vs gibi sorunlarınız varsa zaten bedeninizde ve beyninizde ters giden bir şeyler var demektir.
Konunun özü olarak anlatmak istediğim şudur ki, eğer gerçekten sağlıklı bir şekilde fazla kilolarınızdan kurtulmak ve bunun kalıcı olmasını istiyorsanız atmanız gereken doğru üç adım sırasıyla şöyle olmalıdır:
-1. adım: Eğer psikolojik sorunlarınızı halletmezseniz, fazla kilolarınızı da halledemezsiniz.. Kısa bir süre için halletmiş bile olsanız çözüm kalıcı olmayacaktır.. Kilo verip sonra fazlasıyla geri alan hikayeleri çokça duymuşsunuzdur eminim.. Kilo verirken mutlaka ve mutlaka öncelikle bir psikologtan yardım almak gerekir. Tabi kendi kendinizin psikoloğu da olabilirsiniz eğer olumlu sonuç alıyorsanız bunun bir sakıncası yok hatta oldukça da tasarruflu bir deneyim olabilir...
-2. adım: Sonrasında sağlık sorunlarınız varsa ya da olma ihtimaline karşı şöyle bir sağlık taramasından geçmelisiniz çünkü eğer bir sağlık sorununuz varsa uzman bir diyetisyenin belirleyeceği şekilde beslenmeniz çok önemlidir.
-3. adım ise: Eğer vücudunuzda orantısız kilo dağılımı varsa bir güzellik uzmanından yada plastik cerrahtan yardım alabilirsiniz.. Hepimiz kilo aldığımızda vücudumuzun her bölgesinden eşit oranda almıyoruz malesef bazı tembel kaslara yağ yığılması daha fazla olduğundan bu bölgelerdeki deformasyonu işinin ehlinden yardım alarak düzeltebilirsiniz. Hafif deformasyonlar güzellik salonlarında fakat ileri derecede deformasyonlar plastik cerrahlar tarafından düzeltilebiliyor.
Ayrıca gerçek bir yetişkin gibi sorumluluğu üzerinize almalısınız... Yani bilinçli bir insan, bilinçli bir hasta olmak zorundasınız... Bir ömür geçirdiğiniz bedeniniz için okuyup araştırmak ve öğrenmek için zaman ayırmalısınız ki işinin ehli olmayan çakma uzmanların eline düşmeyesiniz...Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır diyerek herkesi kendini öğrenmeye davet ediyorum...:)
Sağlığınız ve güzelliğiniz daim olsun...
Nezafet Güner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.